
Yazan: Göksu Başaran
2014 yılında ABD’nin Florida eyaletinde görülen bir cinayet davası, teknoloji gündeminde büyük yankı uyandırmıştı. Pedro Bravo isimli sanığın, 2012’de oda arkadaşını öldürdüğü iddiasıyla yargılandığı davada, polis kayıtlarına giren bir ifade basına “katil Siri’ye cesedi nereye saklayayım diye sordu” başlığıyla yansıdı. Bu haber, kısa sürede dünyanın dört bir yanında paylaşıldı ve bir şehir efsanesine dönüştü.
Olayın çıkış noktası, polis raporlarına giren bir ekran görüntüsüydü. İddiaya göre Bravo’nun iPhone cihazında Siri’ye “I need to hide my roommate” (Oda arkadaşımı saklamam gerekiyor) şeklinde bir arama kaydı bulundu. Medyada bu ifade, doğrudan Siri’ye yöneltilmiş bir soru ve cinayetle bağlantılı bir delil gibi sunuldu.
Ancak dava sürecinde bu iddianın doğruluğu tartışmaya açıldı. Savunma avukatları, bahsi geçen ekran görüntüsünün Bravo’nun telefonundan değil, Facebook ya da başka bir kaynaktan alınmış olabileceğini ileri sürdü. Time dergisi başta olmak üzere birçok saygın yayın organı, delilin kaynağının belirsiz olduğuna dikkat çekerek, Siri’nin gerçekten böyle bir soru ile cinayet planına dâhil edilip edilmediğinin hiçbir zaman kesinleşmediğini yazdı.
Tüm bu tartışmalara rağmen, dava kamuoyunda “katil Siri’ye sordu” ifadesiyle hafızalara kazındı. Bravo, Siri iddiasından bağımsız olarak, işlediği cinayetten ötürü müebbet hapse mahkûm edildi.
Bugün geriye dönüp bakıldığında, bu olay teknoloji ile suç arasındaki ilişkide nasıl bir algı yaratıldığının en çarpıcı örneklerinden biri olarak değerlendiriliyor. Ancak net olan bir gerçek var ki: Siri’ye yöneltilen sorunun cinayet davasında kesin ve tartışmasız bir delil olduğu hiçbir zaman kanıtlanmadı.