Yazan: Göksu Başaran
Türkiye’de kadınlar, her geçen gün artan şiddet sarmalı içinde hayatta kalmaya çalışıyor. Ülke genelinde yaşanan kadın cinayetleri artık istatistik değil, toplumsal bir felaketin adı haline geldi.
Son örnek İstanbul Beykoz’da yaşandı. Aysel Karakoç, eski sevgilisi Fethi Ş. tarafından evinin önünde 5 kez bıçaklanarak öldürüldü. Cinayetin ardından kaçan Fethi Ş., polis ekiplerince kısa sürede yakalanarak gözaltına alındı.
Bu olay, Türkiye’de kadınların her gün karşı karşıya kaldığı ölümcül şiddetin bir başka yüzü. Kadınlar, çoğu zaman koruma taleplerine rağmen korunamıyor; yasalar kâğıt üzerinde kalıyor.
Kadın örgütleri, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinden bu yana şiddet vakalarının arttığına dikkat çekiyor.
“Kadınlar korunmak değil, yaşamak istiyor. Ama artık yaşamak bile bir mücadeleye dönüştü.”
Adalet sisteminin yetersizliği, faillere verilen indirimler ve toplumsal sessizlik, bu kıyımın sürmesine neden oluyor. Türkiye’de artık herkes biliyor ki, kadın olmak sadece zor değil, hayati bir risk haline geldi.
Kadınların çığlığı bir adalet çağrısı değil, bir yaşama çığlığına dönüştü.