Magazin Dünyası Satılık mı?

Gepubliceerd op 30 augustus 2025 om 18:04

Yazan: Göksu Başaran

30 Ağustos 2025

 

 

 

Aynı İsimlerin Döngüsü, PR Düzeni ve Satın Alınmış Gündem

 

 

 

Hep Aynı Yüzler, Hep Aynı Başlıklar

 

 

Türkiye’de magazin sayfalarını, internet portallarını veya sosyal medya hesaplarını açtığınızda şaşırtıcı bir tekrar göze çarpıyor. Her gün neredeyse aynı isimler, benzer fotoğraflar ve tekrarlanan cümleler… Bazı ünlüler gündemden hiç düşmezken, birçok sanatçı ve kamuoyunda tanınan isim neredeyse hiç yer bulamıyor. Bu durum artık basit bir tesadüfle açıklanamayacak kadar sistematik görünüyor.

 

 

PR Düzeninin Gölgesinde Magazin Haberciliği

 

 

Magazin haberciliği uzun yıllar boyunca, “halkın ilgisini çeken olayları aktarma” işleviyle varlığını sürdürdü. Ancak son on yılda tablo değişti. PR şirketleri ve menajerler, medyayla kurdukları güçlü bağlar sayesinde gündemi şekillendirmeye başladı. Bugün birçok magazin haberi, aslında önceden hazırlanmış basın bültenlerinin küçük değişikliklerle haber formatında sunulmasından ibaret.

 

Bu mekanizmanın temelinde ticari ilişkiler yatıyor. Ünlüler, projelerini tanıtmak veya gündemde kalmak için PR ajanslarına yüksek bütçeler ödüyor. Bu bütçeler sayesinde magazin sayfalarında sık sık yer buluyorlar. Öte yandan PR desteği olmayan sanatçılar, büyük emeklerle yaptıkları işlere rağmen görünmez hale geliyor. Böylece magazin sayfalarının gündemi, doğal değil, satın alınmış bir tabloya dönüşüyor.

 

 

Görünür Olan ve Görünmez Kılınan İsimler

 

 

Dikkatle bakıldığında, magazin sayfalarının aslında bir “görünürlük seçkisi” sunduğu açıkça görülüyor. Sürekli aynı mekânlarda görüntülenen, aynı markalarla işbirliği yapan veya sürekli özel hayatı üzerinden gündeme gelen isimler, gündemin en üst sıralarında yer alıyor.

 

Buna karşılık, nitelikli projeler üreten fakat PR desteği almayan sanatçılar ya da kendi ayakları üzerinde duran yeni yüzler, magazin sayfalarında nadiren kendine yer buluyor. Bu durum, magazinin topluma sunduğu “ünlüler dünyası” portresinin aslında eksik ve çarpıtılmış bir tablo olduğunu ortaya koyuyor. Halk, gerçekte değil, kendisine sunulmak istenen gündemi izliyor.

 

 

Sosyal Medya Çağında “Ücretli Habercilik”

 

 

Geleneksel medyanın yanında, Instagram ve X (Twitter) gibi sosyal medya platformlarında faaliyet gösteren popüler magazin hesapları da bu düzenin bir parçası haline geldi. Bu hesaplar, belirli bir ücret karşılığında ünlüler hakkında içerik paylaşarak onların görünürlüğünü artırıyor.

 

Çoğu zaman “iş birliği” etiketi kullanılmadan yapılan bu paylaşımlar, normal bir haber gibi okura sunuluyor. Takipçiler ise bu içeriklerin ücretli mi yoksa doğal gündem mi olduğunu ayırt edemiyor. Böylece sosyal medya da “satın alınmış magazin haberciliği”nin yeni merkezi haline geliyor.

 

 

Devletin Denetimden Kaçışı ve İktidar İlişkisi

 

 

Burada kritik bir nokta ortaya çıkıyor: Peki devlet bu tabloya karşı herhangi bir denetim mekanizması işletiyor mu? Resmî olarak sosyal medyada yapılan tüm reklamların vergilendirilmesi ve denetlenmesi gerekiyor. Ancak pratikte durum oldukça farklı.

 

Magazin sayfaları, özellikle Instagram ve TikTok gibi platformlarda yüksek gelir elde etmesine rağmen, bu kazançların ne kadarının vergiye yansıdığı belirsiz. Daha da önemlisi, devlet bu konuda sistematik bir denetim yapmıyor. Bunun en önemli sebeplerinden biri, birçok magazin sayfasının iktidardan yana olan sanatçılara geniş yer vermesi. Bu durum, siyasi otoritenin magazin mecralarını görmezden gelmesine, hatta dolaylı yoldan desteklemesine yol açıyor.

 

Bir başka deyişle, magazin sayfaları sadece ticari PR düzeniyle değil, aynı zamanda siyasal ilişkilerle de şekilleniyor. İktidara yakın sanatçılar daha fazla görünür olurken, muhalif çizgide duranlar çoğu zaman görmezden geliniyor. Böylece magazin haberciliği yalnızca eğlence sektörü değil, aynı zamanda siyasetin gölgesinde işleyen bir propaganda alanı haline geliyor.

 

 

Etik Kriz ve Gazeteciliğin Yozlaşması

 

 

Magazin sayfalarının bu hale gelmesi, aslında daha büyük bir sorunun parçası: Gazeteciliğin etik değerlerindeki aşınma. Haberin bağımsızlığı, okura gerçeği yansıtma sorumluluğu ve tarafsızlık ilkesi, ticari çıkarlar ve siyasi ilişkiler karşısında giderek daha fazla geri plana itiliyor.

 

Birçok medya eleştirmeni, bu tabloyu gazeteciliğin güvenilirliğini tehdit eden bir kriz olarak görüyor. Çünkü haber ile reklam arasındaki sınırın ortadan kalkması, hem okurun doğru bilgi alma hakkını engelliyor hem de gazeteciliği “satın alınabilir bir vitrin” haline getiriyor.

 

 

Sonuç: Doğal Gündem mi, Satın Alınmış Vitrin mi?

 

 

Bugün geldiğimiz noktada magazin sayfalarına baktığımızda şu soruyu sormadan edemiyoruz: Biz gerçekten halkın ilgisini çeken ünlüleri mi görüyoruz, yoksa bize gösterilmesi istenenleri mi?

 

Sürekli aynı isimlerin öne çıkması, PR şirketlerinin belirleyici rolü, sosyal medyanın ücretli içerik mekanizması ve devletin bilinçli denetimsizliği, aslında magazin haberciliğinin bağımsızlığını büyük ölçüde kaybettiğini ortaya koyuyor.

 

 

Sonuçta geriye tek bir gerçek kalıyor:

 

Magazin dünyası artık yalnızca merak uyandıran bir eğlence alanı değil. Aynı zamanda, ticari anlaşmaların, siyasi tercihlerle iç içe geçtiği satın alınmış bir gündem vitrini.